Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve medeniyetlerin beşiği diye tanımlanmış şanslı bir coğrafya Anadolu. Dört mevsimin yaşanabildiği doğası ile de dünyada ayrı bir yere sahip.
İstatistiklere baktığımızda Türkiye genelinde en çok gezilen müzenin Ayasofya ve yine en çok gezilen ören yerinin Hierapolis olduğunu görürüz. Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve medeniyetlerin beşiği diye tanımlanmış şanslı bir coğrafya Anadolu. Dört mevsimin yaşanabildiği doğası ile de dünyada ayrı bir yere sahip. Durum böyle olunca doğa yürüyüşü rotalarının tarihle kesişmesi kaçınılmaz. Hava sıcaklığının yüksekliği ve mevsimin yaz olması nedeniyle denizden çok da uzak olmayan 10 rota belirledik. Planımız basit; önce biraz doğa yürüyüşü ve tarih, ardından serin sular. Üçü bir arada…
Bafa Gölü kıyısında ve Latmos Dağı’nın eteklerinde bulunan bu yerleşim gün batımında mistik bir hale bürünür. Pek bilinmese de dünyanın sayılı kaya tırmanış alanlarından biridir. İrili ufaklı kaya bloklarının arasından kendi belirleyeceğiniz rotalarda yürüdükçe kaya resimlerine rastlama şansınız oldukça yüksek. Kesin olan bir şey varsa, o da Bafa Gölü’nün yukarıdan muhteşem göründüğü.
Çanakkale’nin Ezine ilçesi sınırlarında bulunan, Anadolu’nun en büyük antik kentlerinden biri. Odeon ve Roma hamamlarıyla başkentlik için Konstantinopolis ile yarışmış bir yer. Geyikli yönünde bir rota seçerek buz gibi sularda serinlemek bir seçenek. Bozcaada’ya yakınlığı da bu hattı cazip kılan nedenlerden biri. Önemli hatırlatma; yol boyunca her yerde karşınıza çıkacak karadut suyundan içmeyi unutmayın.
Antik tiyatrosu, Athena tapınağı kalıntıları ve günbatımı güzellikleriyle tarih ve doğanın birlikte yaşandığı eşsiz bir rota. “Mutluluk kendi kendine yetenlerindir” sözünün sahibi ve bölgenin eski sakinlerinden Aristoteles’in izlerine rastlamak da mümkün burada. Gün sonunda denize girerek günün yorgunluğundan kurtulmak için en ideal rotalardan biri Assos.
Muhteşem manzarasıyla ve büyük tiyatrosuyla tanınan antik bir liman kenti. Tepesinden izlenebilen adalar manzarası doyumsuz güzellikte. Yine yürüyüş sonrası denize girme imkânı bulunan bu rotada yürüyüş hattınızı Ilıca Plajı’na uzatırsanız pişman olmazsınız.
Teos, sakin şehir Seferihisar’da bulunan 12 İyon kentinden biridir. Antik dünyanın doğa, şarap ve neşe tanrısı Dionysos’a adanmış en büyük tapınak buradadır. Yürüyüş rotanızı doğa tanrısı topraklarında uzatıp, günü iki antik limandan birinde sonlandırın.
Dünyaca ünlü popüler turizm merkezi Olimpos, Likya Yolu’nun bir parçasıdır. Yanartaş’a dek uzanan rota, kireçtaşı kaya duvarları ve yoğun ağaç örtüsüyle unutulmaz bir keyif sunar konuklarına. Mitolojide tanrılar dağı diye anılan ve tanrıların eğlence yerlerinden biri olan Olimpos bu eğlenceyi biz fanilerden de esirgemiyor. Gün sonu denize girip, akşam ortamlara akıp sonrasında ağaç evinizde ya da çadırınızda derin bir uyku çekin.
Tertemiz koylarıyla ünlü Datça ilçesinin tapınaklar, tiyatrolar, kilise ve mozaiklerle dolu antik yerleşimlerinden biri. Diğer rotalarımızda olduğu gibi yükselen vücut ısınızı hemen yanı başınızdaki bir koyda denize girerek düşürmek cazip bir seçenek. Ufak tırmanışlar içeren bu rota, günübirlik yürüyüşler için de oldukça uygun.
Tatil için Kaş civarını seçtiyseniz Sıcak Yarımadası günübirlik yürüyüş için uygun bir seçenek. İnişli çıkışlı bu rota, turkuaz ve mavinin tonları, ağaçlıklı etapları, kara kesimlerinde görünen lahit ve yapılar kadar sualtında kalan yapılarla oldukça etkileyici bir seçenek. Likya Yolu’nun etaplarından biri olan bu turu Apollonia’ya uğrayarak tamamlamakta fayda var.
Likya medeniyetinin en önemli kentlerinden olan Myra’nın antik tiyatrosu ve kaya mezarları yürüyüş yorgunluğunu unutturacak kadar güzeldir. Noel Baba’nın izlerine rastlamanın mümkün olduğu bir yürüyüş parkurunun birçoğunuzun ilgisini çekeceğini tahmin ediyoruz. Andrieke Limanı da yine bu bölgenin önemli antik kalıntılarındandır.
Anamur’a çok da uzak olmayan Torosların eteğinde yer alan bir bölge. Denize oldukça yakın olması nedeniyle Toroslardan başlayan ve burada sonlanan bir rotada yürümek mümkün. Burası sadece yürümek için değil Caretta Caretta ve Akdeniz foku gibi bölgeye özgü canlıları görmek için de ideal.
Bu kadar fazla medeniyet yaşamış bir toprak parçasında çok daha fazla antik kent içinden, kıyısından geçen rota oluşturmak mümkün. Yapılması gereken biraz araştırma, biraz kondisyon ve biraz da tarihe saygı.
İyi yürüyüşler…